Hakkımda

Bir gün noktaları birleştirdiğimde büyük resim ortaya çıkacak...

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Maymunlar Alemi - 5 Maymun

Maymunlar üzerinde yapılan bir araştırma derki ..... Maymunlarla yapılan bir deneyde .....

Eveeet genelde televizyon, radyo ve gazetelerde cümleler böyle başlar ve ardından insanlara çok şaşırtıcı gelecek bir gelişmeden haber verilir. Ben de maymunlarla yapılan deneylere hep ilgiyle bakmışımdır. Bu deneyler çoğunlukla tıbbi ve/veya toplumsal sorunları aydınlatmak amacıyla yapılmaktadır. Ben genellikle sosyal vakaları aydınlatmak için yapılanları seviyorum.

İlgimi en çok çeken 3 sosyal araştırma deneyini (maymunlarla yapılan) paylaşacağım için bu yazıyı 3 bölüm halinde düzenledim. Bu 3 yazıyı okuduğunuzda ne olacak? Belki hiçbirşey. İlginizi bile çekmeyebilir. Belki gülersiniz. Belki de gülerken düşünürsünüz( Yazmama rağmen en sevmediğim söylem de budur. Düşünmeden gülemezsiniz! Sanırım insanlar çok entel olduklarını kanıtlamak için bunu söylüyorlar. Yani “önemli konulara güleriz biz” tarzında bir böbürlenme gibi gelir bana). Sizin hangi durumda olacağınız size kalmış. Peki ben neden böyle bunları ele aldım. 3 deneyde 3 olay beni hayretle düşündürdüğü için. Birincisi maymunların (belki bütün hayvanların topluluk yaşamları bize benzer) bize ciddi benzerliklerinin olması, ikincisi toplumsal inanışların bazen önümüzü görmemize engel olan bir duvara benzemesi ve yetmezmiş gibi hepimizin birer tuğla koymaya devam etmesi, üçüncüsü de bilimin yetersiz bir şekilde yada kötü amaçlarla kullanıldığında bize soru sormayı unutturması.

Hadi şimdi ilgimi çeken ilk maymun deneyini takdim edeyim sizlere...
(Aktarımımı bu blogtan aynen yapıyorum. Blogculara saygı duyuyorum.)

Deney adi : 5 MAYMUN
Amac: Maymunlarda sartlanma miktarini ölcmek ve insanlarla arasindaki farki görmek…

Bir kafese beş maymun koyarlar. Ortaya bir merdiven ve tepesine de iple bağlı bir salkım muz asarlar. Her bir maymun merdivene çıkıp muza ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar… Her maymun aynı denemeye giriştiğinde buz gibi soğuk su ile ıslatılır. Bütün maymunlar bu denemeler sonunda ıslanmayı tecrübe etmiş olurlar. Bir süre sonra muzlara hareketlenen maymunlar diğerleri tarafından engellenmeye başlanır. Suyu kapatıp maymunlardan biri dışarı alınıp yerine yeni bir maymun konur. Yeni maymunun ilk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merivene tırmanmak olur. Fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler. Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha kafesten alınır ve yerine yeni bir maymun konur. Ve merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer. Bu ikinci yeni maymunu en şiddetli ve istekli döven ilk yeni maymundur. Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir. Üçüncü yeni gelen maymunda ilk atağında cezalandırılır. İlk gelen iki maymunun yeni geleni niye dövdükleri konusunda bir fikirleri yoktur ama dövmektedirler. Son olarak da kafesteki ıslanan son maymun olan dördüncü ve beşinci de değiştirilir. Tepelerinde bir salkım muz asılı olduğu halde artık hiçbir maymun merdivene yaklaşıp muzları almak için hamle yapamamaktadır. NEDEN mi? Çünkü buna organizasyonel negatif öğrenme denir… Insanoğlu için de tüm bunlar aynen geçerlidir.

----Alıntı sonu----

Peki nedir bu organizasyonel negatif öğrenme metodu? Hiç teorik açıklamalara bakmadan hayattan örnekler aradım. Anladığım kadarıyla şöyle olabilir.

Örneğin çevredeki büyüklerinizden biri sanatçı olmak istedi ve başaramadı hatta kötü yola düştü. Çok geçmeden bir büyüğünüz daha aynı yola baş koydu gece hayatı derken bağımlı oldu. Artık aileniz “sanatçı olmak istiyorum” dediğinizde size engel olacaktır. Başarılı bir şekilde sanatçılığını yapıp iyi hayat yaşayanları görmelerine rağmen size engel olacaklardır. Yani tavandaki güzel muza ulaşmayı bırakın çabaladığınız anda durdurulacaksınız.

Bir örnek daha: Örneğin bir işeyerinde bir kişi patronuna bir öneri sundu ve dayak yemişten beter oldu, hemen ardından başka bir çalışan farklı bir öneri sunmak için gitti ve tenzil yedi. Sonra bir çalışan daha, sonra bir çalışan daha. Eeee artık organizasyonel olarak öğrenilen negatif durum “Bu adama iyilik yaramaz, yeniliklere açık biri değil vs. olacaktır. ( Şöyle bir ihtimalse yine de vardır: belki patronun beklediği önerilere ve/veya hedeflere hiç uygun değil). Sonra siz işe başladınız ve bir fikriniz olduğunu söylediğiniz an tüm çalışma arkadaşlarınızdan olumsuz geri bildirimler alacaksınız, nasihatler dinleyeceksiniz, tedirgin olacaksınız ve insanoğlunun en temel ikinci korkusunu yaşayacaksınız. "Daha fazla acı çekebilirim" korkusu. Daha az acı çekmek uğruna fikrinizi kendinize saklayacaksınız. Bu saklanış ard arda devam ettikçe belki kısa belki orta vadede de fikir üretme yeteneğinizi söndüreceksiniz. Fikriniz belki çok iyi karşılanabilir. Terfi, zam, takdir vs. alabilirsiniz. Yani muzu yiyebilirsiniz. Ama unutmayın o muzu yemeye çalışırken ıslanadabilir, muz yerine dayakta yiyebilirsiniz.

Eğer muza ulaşırsanız fenomen olursunuz. Şöhret yada mükafat benim için önemli değil diyenlerdenseniz yaşadığınız o doyum ruhunuzda olumlu ve derin bir etki bırakır.

Ya siyah ya beyaz felsefesinde olanlarda bu yazıyı şöyle yorumlayabilir. "ULAN BU HAYATTA YA MUZ YERSİN YA DAYAK!". Aman ha:)

6 Mart 2012 Salı

İlginç Cv ler ve İş Görüşmelerim

Yıllaaaarr önce... Abartmaya gerek yok yaklaşık 6 yıl önce. İlk iş görüşmelerimi yapamaktaydım. Daha doğrusu iş başvurusu yapıp bir türlü görüşmelere çağrılmıyordum. Bir gün düşündüm başvurularımı hep insan kaynakları sitelerinden yapıyordum. Bu tip sitelerin işveren arayüzlerinin filtrelerden oluştuğunu ve ilanların bir çoğunun da pek güncel olmadığını tahmin ettim (Pek haksız da sayılmazdım).

İşverenlerin filtrelerle seçimlerini yapmaları her adayın filtrelerdeki kriterlere göre değerlendirilmesine ve kriterlere benzer cevap verenlerin aynı insanlarmış gibi değerlendirilmelerine neden olduğunu düşünüyordum. Hala da benzer bir görüşteyim. Oysa her aday benzer özelliklere sahip olsa da aslında benzersiz kişilerdir. Farklılık yaratmam gerektiğini düşündüm ve cv formatımı değiştirdim. Kalite kontrol derslerinden aklımda kalan kılçık diyagramları ile kişisel ve mesleki özelliklerimi birleştirdim ve yeni model cv mi yarattım. İşte o zamanlar heyecanla hazırladığım cv ‘im (resme tıklayarak büyütebilirsiniz).


Kılçık diyagramları en sağdaki hedef kutucukta ana sonucun belirtildiği arkada kalan kutu ve kılöıklarda bu sonucu yaratan ana ve ara nedenlerin anlatıldığı bir diyagram tipidir. Ben tabi yaklaşımı değiştirdim sonuçları hazrlayan nedenlerden ziyade amaça götürecek ana ve ara nitelikleri yazmış oldum. Ardından bu cv’ yi mail gruplarına yolladım. Sonuç aşarılıydı. İstanbulda 12-13 iş görüşmesi yaptım. Bir tanesiyl el sıkıştık. Çalışmaya başladım. O günkü şartlar kişisel ve çevresel zorluklarda eklenince bir süre sonra işten ayrılmak zorunda kaldım.

Ankara'ya dönmeye hazırlanırken yine İK sitelerinden kendime göre bir iş ilanı yakaladım. İlanda istenen özelikler her zamanki klasiklerdendi. Aynen aşağıdaki gibi...


Yine site üzerinden cevap vermedim. Bana zaman kaybettirebilirdi. Hem bu tip sorulara kişinin evet ben meraklıyım, etkili iletişim kurabilirim diye cevap vermesi ne kadar inandırıcı ve faydalıdır? Yine farklı bir yaklaşım gerekti. Aynı anda iş başvurularında iş veya sosyal çevredeki arkadaşların referanslarının da önemli olduğu kafamda çınlıyordu. “Nasıl dikkat çekebilirim” diye zihnimi zorlarken ışık göründü. Bu nitelikleri bir excel dosyasına yerleştirerek 5-6 arkadaşıma gönderdim ve her özelliği benim için 1-10 arasında puanlamalarını istedim. Sağolsunsar cevapları hemen yolladılar ve sonuçları aşağıdaki gibi firmanın mail adresine yolladım.

Sonuç yine başarılıydı. 1 saat içinde maille iş görüşmesine çağrıldım. Görüşme sonunda işe kabul edilmedim ayrı konu ama amaç zaten iş görüşmelerine gidebilmek ve beklemeyi azaltmaktı.

Bütün bunları neden anlattım. İş görüşmelerinde İK siteleri faydalı mıdır? Tartışılır. Her zaman hızlı olmayabilir. Hızlı sonuç için olabildiğince dikkat çekmek gerektiğini düşünüyorum. Ben faydasını gördüm umarım sizlere de faydalı olmuştur.

Kendinize iyi bakın görüşmek üzere...

3 Mart 2012 Cumartesi

Tırmanış Duvarı & Kayma İpi

Tırmanış Duvarı & Kayma İpi

Bu isim tam kastettiğim şeyin adımıdır? Sanmıyorum. Mutlaka bunun daha havalı bir ismi vardır. Ancak bunu arayıp bulmaya gereksinim duymadım. Yapılan faaliyeti karşıladığı için bu isimleri kullanmayı uygun gördüm.

Neyse lafı uzatmayayım. Üyesi olduğum spor salonunun fikir bankası için bir öneri yaptım. Bir gün koşu bandında hız yaparken önceki günlerde izlediğim Hayko Cepkin'in Extrem programını bir an hatırladım. Birden karşımdaki o yüksek duvarlar anlam kazandı. Ardından Powerpoint, camtasia, youtube kullanarak aşagıdaki kısa filmimi hazırladım.

Çöp adamla animasyon tecrübesini yaşatıp youtube da kanal açma başarısını göstermemi sağlayınca dayanamadım burada paylaşayım dedim.

Görüşmek üzere...

27 Şubat 2012 Pazartesi

Amino asit Haplar mı Yer Fıstığı mı?

Amino asit Haplar mı Yer Fıstığı mı?

Karatay diyetini duymuşsunuzdur. Prof. Dr. Canan KARATAY’ın diyeti. Bir ara belirli doktorlar tarafından ciddi eleştirilere maruz kalmıştı. Tartışmaların ana nedeni diyetin protein ağırlıklı olmakla suçlanması ve kollestrol hakkındaki farklı yaklaşımıydı.

Aslında kitap anladığım kadarıyla doğrudan ve sadece protein ağırlıklı beslenin demiyor. Düşük glisemik indeksli beslenin ve bu tip beslenme içinde en iyi kaynak protein ağırlıklı besinlerdir diyor.

Kollestrol içinse yapılan yorum bugüne kadar duyduklarımdan farklı. Kollestrolün hücrelerin yapımında kullanılan bir malzemeymiş. Ortalama hücre ömrü 3 ay olunca kollestrolün haplarla düşürülmeye çalışılması uzun vadede sorun çıkartabilirmiş.

Kitabın “Fındık Fıstık Çıtır Çıtır Hem Kan yapar Hem Isıtır” bölümü bana şaşırtıcı geldi. Bu bölümde bahsedilene göre yer fıstığı aslında bir kuruyemş değil baklagil türüymüş. Bu sebeple de aminoasitler bakımından oldukça zengin bir içeriğe sahip. Kitaptaki bilgilere göre 100 gram fıstığın içindeki amino asitler ve miktarları aşağıdaki gibi.


Tam tamına 18 çeşit aminoasit. Bu isimler bana çok tanıdık geldi. Spor yaptığım için spor ürünleri hakkında biraz bilgi sahibiyim. piyasada bu amino asitlerin bir çoğu ayrı ayrı yada bileşik olarak tabletler halinde satılıyor. Çoğunun içerdiği amino asit çeşitleride bildiğim kadarıyla yukarıdakilerle aynı. İnternette kısa bir araştırmadan sonra Universal 2700 Aminoasit hapının içeriğine ulaştım. (İsteyenler bu linkten kendileri de bakabilirler. ) İçeriği aşağıdaki gibi.


Buradaki değerler 4 tablet için geçerli olan değerlermiş ve bildiğim kadarıyla sporcunun her 10 kiloluk ağırlığı için 1 tablet kullanılır. Yani yaklaşık 80 kiloluk bir sporcunun 8 tablet kullanması gerekiyor. Bu tabloda da 18 çeşit aminoasit türü var. Yer fıstığı ile aminoasit hapların (8 adet) içeriğine bir tabloda bakmak istersek aşağıdaki gibi bir görünüm ortaya çıkıyor. İkisinde de 17 adet ortak aminoasit türü birer tanede farklı aminoasit türü var.

Her iki üründede ortak olan aminoasitleri ikili grafikte karşılaştırırsak aşağıdaki gibi bir görüntüyle karşılaşıyoruz. (Grafiğin üstüne tıklayarak büyütebilirsiniz.)


Özellikle Glutamic Acid aminoasidinde yer fıstığı baya bir önde. Diğer bir çok aminoasit türünde de tabletten fazla miktarda içeriğe sahip.

Birde şöyle baksak! Yer fıstığını tabletlerle kıyasladığımız için tabletteki her aminoasit değerini 100 kabul edip yerfıstığının değerlerinide buna göre oranlasak. Böylece yer fıstığının tablet içeriğin yüzde kaçını karşıladığını daha net görmüş oluruz. İşte onun grafiği de aşağıdaki gibi.



Yer fıstığı bazı aminoasit türlerinde açık ara önde hatta kimilerinde 3-4 kat daha fazla.Bunun yanı sıra Düşük kaldıkları da var. En düşük karşılama oranı % 51 ile Lysine. Hiç fena değil.

Sonuç

Şimdi biraz öz eleştiri vakti. Kitaptaki bilgilerde hiç bir aminoasitin önünde L harfi yok ancak universal hapın içeriğinde var. Bunlar ne anlama geliyor bilmiyorum(Bilen de varsa söylesin). Karşılaştırmada hepside aynıymış gibi değerlendirdik. Belki aynı kefeye konulmaması gereken bir durumdur.

Kitapta ayrıca 100 gram yer fıstığının içerdiği yağ miktarının 51,45 gr olduğu yazıyor. Karatay’a göre bu yağlar faydalı yağlar ve yağ yakmayı kolaylaştırıyor. Beraberinde universal hap sıfır yağ içeriyor.

Sonuç olarak yer fıstığı sporcuların kullandığı aminoasit tabletlere iyi bir alternatif gibi gözüküyor. Seçim size kalmış.

25 Şubat 2012 Cumartesi

Merhaba DÜNYA!

Bilgisayar programlama dilleri için yazılan her kitaptaki ilk uygulamanın adı budur. "Merhaba Dünya". Yani yeni doğan çocuğa "allah analı babalı büyütsün" demek gibi bişi. Bilgisayar programlamaya yeni başlayan adama "Merhaba Dünya" dedirtilir.

Bloglar bilgisayar programı değildir ama uzun zamandır düşünüpte "amaaan bir ara yaparız" dediğim her şeye bir başlangıç olmasını umut ettiğim için ilk yazımı da böyle yaptım.

Bu blogta okuduğum, gördüğüm, deneyimlediğim çoğu şeyin süzgecimden geçtikten sonraki halini okuyacaksınız. Süzgeçten geçerken analiz edilmiş, karşılaştırılmış kavramları ve nesneleri de görebileceksiniz. Tamamen nesnel olmaya çalışan ama süzgeçten geçtiği için öznellikten asla kurtulamayan yazılar olacak muhtemelen. Okuduğunuzda umarım sizlerede faydası olur.

Selamlar....